Özel: Şehit aileleri ve gazilerin 'evet' demediği hiçbir yerde yokuz
Özel: Şehit aileleri ve gazilerin 'evet' demediği hiçbir yerde yokuz
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Biz, şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız, onların 'evet' demediği hiçbir şeye 'evet' demeyeceğiz. Onlarla birlikte, bu meselenin Türkiye'nin gündeminden çıkması için, terörün bitmesi için, annelerin ağlamaması için, herkesin yüzünün gülmesi için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bizim çizgimiz budur. Bunun dışında hiçbir yerde yokuz" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 26.11.2024 17:21
Haber Güncellenme Tarihi: 26.11.2024 17:25
Kaynak:
DHA
CHP Genel Başkanı Özel, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) grup toplantısında konuştu. Özel, öğretmen atamaları ile ilgili, "Kurdukları Milli Eğitim Akademisi ile orada eğitim aldıktan sonra ancak yılda 20-25 bin atama olabileceğini, yani hiç yeni öğretmen mezun olmasa bu hesapla 68 yıl sonra ancak öğretmenlerin tamamını atayacaklarını söyleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu iktidar geldiğinde en düşük öğretmen maaşı 23 çeyrek altın satın alabilirken, bugün 8 çeyrek altın alabiliyor. Yani bu iktidar, bir öğretmenin maaşından 15 çeyrek altın, bugünkü parayla 75 bin lira çalmış. Öğretmenlere sesleniyorum; hocam bunun da var bir çaresi o da Cumhuriyet Halk Partisi" ifadelerini kullandı.
'DEPREM BÖLGESİNDE HERKES MAĞDUR'
CHP ekonomi takımının bu hafta Gaziantep, Malatya, Kahramanmaraş ve Samsun'a gittiğini belirten Özel, "Özellikle deprem bölgesindeki 3 ilde yaptıkları çalışma sonrasında bize ulaştırdıkları rapora göre; ilk yapılması gereken, mücbir sebep uygulamasının yeniden uzatılması. Burada evinden yarım ekmek yapıp getiren, çayı ayağının dibinde demleyen, halen daha konteynerde kalan esnafa, 'Vergi vereceksin, beyanname düzenleyeceksin' diyorlar. Bu doğru değil. Halen daha siftahsız kapatılan dükkanlar varken, bu mücbir sebebin her sefer tartışma konusu olup 3 ay uzatılması yerine, 3 yıllığına uzatılması bütün esnaf ve esnaf örgütlerinin talebidir. Bunu böyle bekliyoruz. Rezerv alan sorunu, bütün deprem bölgesinde sürüyor. Az hasarlı yapıları onarıp, 'İçine geçebilirsin' dediler. Kredi çekildi, borç alındı. Şimdi, 'Biz orayı rezerv alan ilan ettik, senin evini yıkacağız' diyorlar. Bu sorunların ortadan kaldırılması gerekiyor. 'Yerinde Dönüşüm' için 750 bin lirası hibe, 750 bin lira kredi desteği vardı. Bugünkü fiyatlarla ev yapmak mümkün değil. CHP olarak bu evlerin ücretsiz yapılmasını savunuyorduk. Keşke 2 milyonu hibe, 1 milyonu kredi olsa; çok daha iyi olur. Esas sorun ise tutulmayan söz. Sayın Erdoğan, '1 yılda 650 bin konut yapacağım' dedi. 'Olmaz, yapamazsın' dedik, 'Depremzedelerin umudunu çalmayın' dedik. Şu ana kadar teslim edilen konut 130 bin. 2 yıl sonra 5 depremzeden 4'ü çadırda ya da konteynerde kalıyor. Deprem bölgesinde herkes mağdur" diye konuştu.
'NALLIHAN'DAKİ MÜCADELEYİ SONUNA KADAR DESTEKLİYORUM'
Ankara'nın Nallıhan ilçesinde Çayırhan Termik Santrali'nde özelleştirme duyurusuna karşı eylem yapan işçilere değinen Özgür Özel, "Madenciler haklarını arıyor, oradaki mücadele çok önemli. 1987'de devlet hem santrali hem madeni açtı orada, 13 sene işletti. 2000-2020 yılları arasında da özel sektöre kiralandı. 2020'de sözleşme bitti, tekrar devlete geçti. 2020 öncesi 20 yılda 100 milyon dolarlık kömür çıkarılıp, yakılarak elektrik satılmış. 20 yılda 2 milyar dolar. Ne yapmışız? O özelleştirme furyasında altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz. Alan çok karlı bir iş yapmış. Parasına para katmış. 2020'de de usulüne uygun devlete devretmiş. 4 yıldır orayı bir şirket yönetiyor ve şimdi yeniden özelleşme kapsamına alıyorlar. 4 Aralık tarihinde yeniden özelleştirecekler. Bu sefer 2059 yılına kadar. Türk lirası üzerinden, yılda 6 taksite bölerek. Şartnamede yazıyor, 'Burası Türkiye'nin en zengin kömür yatağıdır' diyor. Kömür garanti devletten, yakılacağı yer hazır, üretilen elektriğe de alım garantisi var. Öyle bir şartname ki 17 şirket üzerine atlamış, kıyasıya yarışacaklar; hangisi alacak diye. Ama hepimiz biliyoruz ki bunun kimin tarafından alınacağı biri tarafından biliniyor. Utanmasalar kırmızı fiyonklu hediye paketi yapacaklar. O müteahhitlere yol yaptırıyorsun, geçiş garantisi veriyorsun, parasını dolarla ödüyorsun. Yetmiyor Amerika'daki enflasyonu da üstüne ekliyorsun; ama onlardan biz alacaklı olduğumuzda Türk lirası üzerinden peşin fiyatına 6 taksit. Mesele şu; biz 2020 yılında altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz. Bir mucize olmuş, tavuk dirilmiş geri gelmiş, Tayyip Bey diyor ki; 'Gelin bir daha keselim. Altın yumurtlayan tavuğu verelim, gitsin bir yandaşım kümesinde her gün altın yumurtlasın.' İşçiler diyor ki; 'Bırakın devlet, millet, işçi kazansın.' Nallıhan'a dayanışmaya giden herkesi tebrik ediyorum. Sonuna kadar bu mücadeleyi destekliyorum" ifadelerini kullandı.
'9 İŞÇİNİN İKİ ELİ ÖBÜR DÜNYADA YAKANIZDADIR'
Erzincan'ın İliç ilçesinde meydana gelen maden kazasına ilişkin mahkeme sürecine değinen Özel, kar hırsının 9 işçiyi yuttuğunu söyleyerek, "Faciaya kapasite artışının büyük etkisi olduğu söyleniyordu ve Ankara'daki üniversitelerden oluşturulan heyet, 'Buraya kapasite artışı verenler bu işte suçludur' dedi. Birkaç gün sonra ortaya çıktı ki o kapasite artışının altında imzası olanlardan bir tanesi, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) uygun raporunu veren Murat Kurum. O Kurum, şu an bakanlığın başında. Mahkeme ne yaptı biliyor musunuz? Bilirkişi, 'ÇED olumlu raporu verenler sorumludur' dedi ya, mahkeme dahiyane bir fikirle şöyle dedi; 'Sorumlular ama sorumluluk oranlarını belirtmemişler, biz bu oranları isteyelim' dediler. Ama bu oranları, başka bir bilirkişiden talep ettiler. O bilirkişi de baktı ve dedi ki; 'Kapasite artışının bu olayda bir sorumluluğu yok. Yani 1'inci bilirkişinin raporunda Murat Kurum'un sorumlu olduğu ortaya çıkınca, 2'nci bilirkişi hiçbiri sorumlu değil' dedi. 'Kendi kendine oldu, sanki dolu yağdı, şimşek çaktı, yıldırım düştü de ölmüşler gibi burada sorumluluk yok' dedi ve Murat Kurum'u kurtardı. Burada, 2'nci raporu hazırlayanlar, 2'nci raporu talep edenlere şu kadarını söylüyorum; o 9 işçinin iki eli öbür dünyada yakanızdadır, CHP'nin de iki eli bu dünyada yakanızdadır" dedi.
'KIRMIZI ÇİZGİMİZ VAR'
Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugünkü grup toplantısında PKK elebaşı ile DEM Parti grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılması çağrısını şu sözlerle değerlendirdi:
"Sayın Bahçeli, geçen ay bir açıklama yaptı. O açıklamasının arkasında durduğunu defalarca söyledi, bugün de söyledi. Ben geçen hafta şöyle bir şey yaptım. Bahçeli'nin söyledikleri var, bizim de bir hattımız var. 'Şehit gelmeyecekse, annelerin gözyaşı dinecekse, Meclis odaklı, samimi, şeffaf, toplumsal mutabakata dayalı bir iş olacaksa, bütün partiler içinde olacaksa biz de oluruz' diyoruz. Ama bir kırmızı çizgimiz var; o da şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakarız, onlar olur diyorsa 'olur' deriz, 'olmaz' derse 'olmaz' deriz. Onların rızası olmayan hiçbir iş yapmayız. Daha önce gölge Milli Savunma Bakanımız Yankı Bağcıoğlu, 34 şehit ailesi ve gazi derneğine gitti. Geçen hafta Ankara'daki 2'si dernek 1'i vakıf, polislerin, terörle mücadele edenlerin ve gazilerin derneğine ve vakfına gittik. Devletten katkı alan, ödenek alan 3 derneği ziyaret ettim. Canlı yayında basın toplantısı yaptım. Başkanları yanımdaydı, başkanlar konuştu. Dedikleri şu; 'Meclis'te şeffaf, hesap verebilir, toplumsal mutabakata dayalı deyip, şehit aileleri de bu sürecin içinde olursa diyorsunuz, biz CHP'ye teşekkür ediyoruz, bu süreçte tek güvencemiz sizsiniz' dediler. Ve dedi ki başkan; 'Biz huzur gelsin isteriz; ama süreç siyasi bekaya malzeme edilirse haklarımızı helal etmeyiz.' Ben de kendilerine söyledim, buradan bir kez daha söylüyorum. Biz, şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız, onların 'evet' demediği hiçbir şeye 'evet' demeyeceğiz. Onlarla birlikte, bu meselenin Türkiye'nin gündeminden çıkması için, terörün bitmesi için, annelerin ağlamaması için, herkesin yüzünün gülmesi için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bizim çizgimiz budur. Bunun dışında hiçbir yerde yokuz."
'HUKUKSUZLUĞUN TEPE NOKTASINDASINIZ'
Ahmet Özer’in 'Terör örgütü üyesi olmak' suçundan başlatılan soruşturmada tutuklanıp Esenyurt Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılmasına ilişkin Özgür Özel, "Artık bir rezaleti ifşa etmenin de zamanı geldi. Ahmet Özer tutuklandığı gün Adalet Bakanlığı'na yazı yazdık. Normalde milletvekilleri istedikleri anda ve bekletilmeksizin tutuklu ve hükümlülerle görüşürler. Buna, 'Suç terörse Adalet Bakanlığı'nın bilgisiyle' maddesi var. Ve bugüne kadar ben Cezaevi Komisyonu üyesi olarak 2011-2015'te 174 cezaevine 300'den fazla ziyaret yaptım. Her siyasi partiden milletvekilini ziyaret ettim. Bu grup, her görüşten hasta tutuklu ve hükümlüler için rapor yazdı. Her görüşten gazetecileri, her görüşten siyasi tutukluları ziyaret ettik. Bunun dışında bu grup, ilk günden bugüne kadar kime başvursa 1 gün içinde yazı gider, 28 gündür CHP'nin Genel Başkanına, genel başkan yardımcılarına, milletvekillerine Ahmet Özer'le görüşme evrakına cevap vermiyorlar. Adalet Bakanını bizzat aradım; 'Bu hafta sonunu geçelim, pazartesiyi görelim.' Dedim ki; 'Böyle bir şey yok.' Bir aydır o pazartesi gelmedi. Haftalardır telefonlarımıza çıkmıyor. Yardımcısından rica ediyor; 'Bakan çok mahcup oluyor izin veremediği için.' Ne izni? Ağızlarındaki bakla ne biliyor musunuz? 'Bakan Yardımcımız Akın Gürlek'e çok ağır konuşuyorsunuz.' Sen Ahmet Özer'le beni, milletvekillerini görüştürmeyerek benim muhalefetimi terbiye edeceksin öyle mi? Senin de sana o talimatı verenin de alnını karışlarım da sana minnet etmem. Hadsizliğin, hukuksuzluğun en tepe noktasındasınız" dedi.
'BU KREŞİ KAPATMAK ÖYLE HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL'
İstanbul'da açılan kreşlerden iktidarın rahatsızlık duyduğunu söyleyen Özel, "AK Parti çalışma görmüş. Bir 'Anne Kart', iki ücretsiz kreş; çok uygun fiyatlı kreşler. Bunu görünce; 'Kardeşim biz yanlış yapmışız. Biz İstanbul'da hiç kreş açmadık. Bunlar geldiler, İstanbul'da 1 yıl içinde 105 tane kreşi açtılar. Milletin gönlüne girdiler. Bir dönemde Ekrem İmamoğlu gelmiş, 105 tane kreş açmış. Bu kreşten dünya kadar çocuk yararlanıyor. Bu da annelerin gönlünde bir yer etmiş. Seçmen davranışı değişmiş, partisini değiştirmiş. Yanlış yapmışız; sıfır kreşe, 105 kreş. Biz bu kreş işine hep birlikte davranalım. Hem belediyelerimiz hem iktidarız biz her mahalleye kreş yapabiliriz' diyeceklerine, demiyorlar; 'Geçmişte bir Anayasa Mahkemesi kararı var. Biz belediyelerimize anaokulu açtırıp, oradan eğitim faaliyeti verecekken, CHP başvurup Anayasa Mahkemesi'nden 17 yıl önce karar almıştı, o kararı da dayanak tutarız. Kreşleri kapatırız.' Bir kere koca yalan, bir bunlar kreş; yani çocuk bakımevi, bunlar anaokulu değil. Bunlar ilkokul değil. Bizim başvurumuz; belediyenin anaokulu ve ilkokul açıp, doğru öğretmenleri, bu konunun uzman öğretmenlerini koymayıp, anaokuluna ve ilkokulda verilecek, Milli Eğitim'in yapacağı işi 17 yıl önce belediyelere vermeye çalışıyorlardı, ona itiraz etmişiz. Anayasa Mahkemesi hak vermiş; ama kreş değil onlar. 17 yıl boyunca o günden bugüne bu 8'inci Milli Eğitim Bakanı, o karara göre hiçbir işlem yapmamış, bugün geliyor bu işlemi yapıyor. Sen bir kere Anayasa Mahkemesi kararlarına 17 yıl vadeli uyacağına, 7 ay vadeli uy da Can Atalay gelsin bu Meclis'te görevini yapsın. Ama maksat kreşlerdeki halk memnuniyetinin önüne geçmek olunca yazı yazıyorlar Milli Eğitim Bakanlığı olarak; 'Kapatın kreşleri.' Biz 'Hodri meydan' dedik, 'Kapatamazsın' dedik. Kreş dışarıda 20 bin lira, belediyeninki 1200 lira. 'Anne, çocuğu kreşe veriyor. 17 bin liralık asgari ücretle 2'nciyi alıyor. Kocanın asgari ücreti kiraya gidiyor, bu da kursaktan geçiyor' dedik. Bu kreşi kapatmak öyle her babayiğidin harcı değil" açıklamasında bulundu.
'İLK 6 AY 30 BİN, İKİNCİ 6 AY ENFLASYON ZAMMI ÖNERİYORUZ'
Özel, aralık ayında 2025 yılı asgari ücretinin belirleneceğini anımsatarak, "Geçen hafta sendikalar geldi; DİSK, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ. Verdikleri, üzerinde mutabık oldukları veriye göre Türkiye'de işçilerin yüzde 57'si asgari ücret alıyor. Bu rakam Avrupa'da, Avrupa Birliği ülkeleri arasında yüzde 9. Bir tarafta 100 kişiden 9'u asgari ücret alıyor, asgari ücretleri çok yüksek. Ama hızla işçi kıdem aldıkça 6 ay, 1 yıl içinde asgari ücretten kurtuluyor, kopuyor, daha yukarılara gidiyor. Bizde her sene asgari ücret alanların sayısı artıyor. Bu ülkedeki enflasyondan iyi 200'ün üzerinde ülke var. Sen iktidar olarak vergi artışlarını yapacaksın, iğneden ipliğe zam yapacaksın, kamudaki israfı bitirmeyeceksin sonra çıkıp, 'Asgari ücretliye zam vermeyelim ve enflasyonu düşürelim' diyeceksin. Bu milletin sırtından düşeceksin kardeşim. Bu milletin sırtından düşeceksin. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok net tavrımızı sürdürüyoruz. Asgari ücret talebimiz 30, bunun altında biz yokuz. 2025 yılının ilk 6 ayı için 30 bin lira asgari ücret, ikinci 6 ayda enflasyon zammı öneriyoruz" dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özel: Şehit aileleri ve gazilerin 'evet' demediği hiçbir yerde yokuz
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Biz, şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız, onların 'evet' demediği hiçbir şeye 'evet' demeyeceğiz. Onlarla birlikte, bu meselenin Türkiye'nin gündeminden çıkması için, terörün bitmesi için, annelerin ağlamaması için, herkesin yüzünün gülmesi için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bizim çizgimiz budur. Bunun dışında hiçbir yerde yokuz" dedi.
CHP Genel Başkanı Özel, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) grup toplantısında konuştu. Özel, öğretmen atamaları ile ilgili, "Kurdukları Milli Eğitim Akademisi ile orada eğitim aldıktan sonra ancak yılda 20-25 bin atama olabileceğini, yani hiç yeni öğretmen mezun olmasa bu hesapla 68 yıl sonra ancak öğretmenlerin tamamını atayacaklarını söyleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu iktidar geldiğinde en düşük öğretmen maaşı 23 çeyrek altın satın alabilirken, bugün 8 çeyrek altın alabiliyor. Yani bu iktidar, bir öğretmenin maaşından 15 çeyrek altın, bugünkü parayla 75 bin lira çalmış. Öğretmenlere sesleniyorum; hocam bunun da var bir çaresi o da Cumhuriyet Halk Partisi" ifadelerini kullandı.
'DEPREM BÖLGESİNDE HERKES MAĞDUR'
CHP ekonomi takımının bu hafta Gaziantep, Malatya, Kahramanmaraş ve Samsun'a gittiğini belirten Özel, "Özellikle deprem bölgesindeki 3 ilde yaptıkları çalışma sonrasında bize ulaştırdıkları rapora göre; ilk yapılması gereken, mücbir sebep uygulamasının yeniden uzatılması. Burada evinden yarım ekmek yapıp getiren, çayı ayağının dibinde demleyen, halen daha konteynerde kalan esnafa, 'Vergi vereceksin, beyanname düzenleyeceksin' diyorlar. Bu doğru değil. Halen daha siftahsız kapatılan dükkanlar varken, bu mücbir sebebin her sefer tartışma konusu olup 3 ay uzatılması yerine, 3 yıllığına uzatılması bütün esnaf ve esnaf örgütlerinin talebidir. Bunu böyle bekliyoruz. Rezerv alan sorunu, bütün deprem bölgesinde sürüyor. Az hasarlı yapıları onarıp, 'İçine geçebilirsin' dediler. Kredi çekildi, borç alındı. Şimdi, 'Biz orayı rezerv alan ilan ettik, senin evini yıkacağız' diyorlar. Bu sorunların ortadan kaldırılması gerekiyor. 'Yerinde Dönüşüm' için 750 bin lirası hibe, 750 bin lira kredi desteği vardı. Bugünkü fiyatlarla ev yapmak mümkün değil. CHP olarak bu evlerin ücretsiz yapılmasını savunuyorduk. Keşke 2 milyonu hibe, 1 milyonu kredi olsa; çok daha iyi olur. Esas sorun ise tutulmayan söz. Sayın Erdoğan, '1 yılda 650 bin konut yapacağım' dedi. 'Olmaz, yapamazsın' dedik, 'Depremzedelerin umudunu çalmayın' dedik. Şu ana kadar teslim edilen konut 130 bin. 2 yıl sonra 5 depremzeden 4'ü çadırda ya da konteynerde kalıyor. Deprem bölgesinde herkes mağdur" diye konuştu.
'NALLIHAN'DAKİ MÜCADELEYİ SONUNA KADAR DESTEKLİYORUM'
Ankara'nın Nallıhan ilçesinde Çayırhan Termik Santrali'nde özelleştirme duyurusuna karşı eylem yapan işçilere değinen Özgür Özel, "Madenciler haklarını arıyor, oradaki mücadele çok önemli. 1987'de devlet hem santrali hem madeni açtı orada, 13 sene işletti. 2000-2020 yılları arasında da özel sektöre kiralandı. 2020'de sözleşme bitti, tekrar devlete geçti. 2020 öncesi 20 yılda 100 milyon dolarlık kömür çıkarılıp, yakılarak elektrik satılmış. 20 yılda 2 milyar dolar. Ne yapmışız? O özelleştirme furyasında altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz. Alan çok karlı bir iş yapmış. Parasına para katmış. 2020'de de usulüne uygun devlete devretmiş. 4 yıldır orayı bir şirket yönetiyor ve şimdi yeniden özelleşme kapsamına alıyorlar. 4 Aralık tarihinde yeniden özelleştirecekler. Bu sefer 2059 yılına kadar. Türk lirası üzerinden, yılda 6 taksite bölerek. Şartnamede yazıyor, 'Burası Türkiye'nin en zengin kömür yatağıdır' diyor. Kömür garanti devletten, yakılacağı yer hazır, üretilen elektriğe de alım garantisi var. Öyle bir şartname ki 17 şirket üzerine atlamış, kıyasıya yarışacaklar; hangisi alacak diye. Ama hepimiz biliyoruz ki bunun kimin tarafından alınacağı biri tarafından biliniyor. Utanmasalar kırmızı fiyonklu hediye paketi yapacaklar. O müteahhitlere yol yaptırıyorsun, geçiş garantisi veriyorsun, parasını dolarla ödüyorsun. Yetmiyor Amerika'daki enflasyonu da üstüne ekliyorsun; ama onlardan biz alacaklı olduğumuzda Türk lirası üzerinden peşin fiyatına 6 taksit. Mesele şu; biz 2020 yılında altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz. Bir mucize olmuş, tavuk dirilmiş geri gelmiş, Tayyip Bey diyor ki; 'Gelin bir daha keselim. Altın yumurtlayan tavuğu verelim, gitsin bir yandaşım kümesinde her gün altın yumurtlasın.' İşçiler diyor ki; 'Bırakın devlet, millet, işçi kazansın.' Nallıhan'a dayanışmaya giden herkesi tebrik ediyorum. Sonuna kadar bu mücadeleyi destekliyorum" ifadelerini kullandı.
'9 İŞÇİNİN İKİ ELİ ÖBÜR DÜNYADA YAKANIZDADIR'
Erzincan'ın İliç ilçesinde meydana gelen maden kazasına ilişkin mahkeme sürecine değinen Özel, kar hırsının 9 işçiyi yuttuğunu söyleyerek, "Faciaya kapasite artışının büyük etkisi olduğu söyleniyordu ve Ankara'daki üniversitelerden oluşturulan heyet, 'Buraya kapasite artışı verenler bu işte suçludur' dedi. Birkaç gün sonra ortaya çıktı ki o kapasite artışının altında imzası olanlardan bir tanesi, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) uygun raporunu veren Murat Kurum. O Kurum, şu an bakanlığın başında. Mahkeme ne yaptı biliyor musunuz? Bilirkişi, 'ÇED olumlu raporu verenler sorumludur' dedi ya, mahkeme dahiyane bir fikirle şöyle dedi; 'Sorumlular ama sorumluluk oranlarını belirtmemişler, biz bu oranları isteyelim' dediler. Ama bu oranları, başka bir bilirkişiden talep ettiler. O bilirkişi de baktı ve dedi ki; 'Kapasite artışının bu olayda bir sorumluluğu yok. Yani 1'inci bilirkişinin raporunda Murat Kurum'un sorumlu olduğu ortaya çıkınca, 2'nci bilirkişi hiçbiri sorumlu değil' dedi. 'Kendi kendine oldu, sanki dolu yağdı, şimşek çaktı, yıldırım düştü de ölmüşler gibi burada sorumluluk yok' dedi ve Murat Kurum'u kurtardı. Burada, 2'nci raporu hazırlayanlar, 2'nci raporu talep edenlere şu kadarını söylüyorum; o 9 işçinin iki eli öbür dünyada yakanızdadır, CHP'nin de iki eli bu dünyada yakanızdadır" dedi.
'KIRMIZI ÇİZGİMİZ VAR'
Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugünkü grup toplantısında PKK elebaşı ile DEM Parti grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılması çağrısını şu sözlerle değerlendirdi:
"Sayın Bahçeli, geçen ay bir açıklama yaptı. O açıklamasının arkasında durduğunu defalarca söyledi, bugün de söyledi. Ben geçen hafta şöyle bir şey yaptım. Bahçeli'nin söyledikleri var, bizim de bir hattımız var. 'Şehit gelmeyecekse, annelerin gözyaşı dinecekse, Meclis odaklı, samimi, şeffaf, toplumsal mutabakata dayalı bir iş olacaksa, bütün partiler içinde olacaksa biz de oluruz' diyoruz. Ama bir kırmızı çizgimiz var; o da şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakarız, onlar olur diyorsa 'olur' deriz, 'olmaz' derse 'olmaz' deriz. Onların rızası olmayan hiçbir iş yapmayız. Daha önce gölge Milli Savunma Bakanımız Yankı Bağcıoğlu, 34 şehit ailesi ve gazi derneğine gitti. Geçen hafta Ankara'daki 2'si dernek 1'i vakıf, polislerin, terörle mücadele edenlerin ve gazilerin derneğine ve vakfına gittik. Devletten katkı alan, ödenek alan 3 derneği ziyaret ettim. Canlı yayında basın toplantısı yaptım. Başkanları yanımdaydı, başkanlar konuştu. Dedikleri şu; 'Meclis'te şeffaf, hesap verebilir, toplumsal mutabakata dayalı deyip, şehit aileleri de bu sürecin içinde olursa diyorsunuz, biz CHP'ye teşekkür ediyoruz, bu süreçte tek güvencemiz sizsiniz' dediler. Ve dedi ki başkan; 'Biz huzur gelsin isteriz; ama süreç siyasi bekaya malzeme edilirse haklarımızı helal etmeyiz.' Ben de kendilerine söyledim, buradan bir kez daha söylüyorum. Biz, şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız, onların 'evet' demediği hiçbir şeye 'evet' demeyeceğiz. Onlarla birlikte, bu meselenin Türkiye'nin gündeminden çıkması için, terörün bitmesi için, annelerin ağlamaması için, herkesin yüzünün gülmesi için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bizim çizgimiz budur. Bunun dışında hiçbir yerde yokuz."
'HUKUKSUZLUĞUN TEPE NOKTASINDASINIZ'
Ahmet Özer’in 'Terör örgütü üyesi olmak' suçundan başlatılan soruşturmada tutuklanıp Esenyurt Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılmasına ilişkin Özgür Özel, "Artık bir rezaleti ifşa etmenin de zamanı geldi. Ahmet Özer tutuklandığı gün Adalet Bakanlığı'na yazı yazdık. Normalde milletvekilleri istedikleri anda ve bekletilmeksizin tutuklu ve hükümlülerle görüşürler. Buna, 'Suç terörse Adalet Bakanlığı'nın bilgisiyle' maddesi var. Ve bugüne kadar ben Cezaevi Komisyonu üyesi olarak 2011-2015'te 174 cezaevine 300'den fazla ziyaret yaptım. Her siyasi partiden milletvekilini ziyaret ettim. Bu grup, her görüşten hasta tutuklu ve hükümlüler için rapor yazdı. Her görüşten gazetecileri, her görüşten siyasi tutukluları ziyaret ettik. Bunun dışında bu grup, ilk günden bugüne kadar kime başvursa 1 gün içinde yazı gider, 28 gündür CHP'nin Genel Başkanına, genel başkan yardımcılarına, milletvekillerine Ahmet Özer'le görüşme evrakına cevap vermiyorlar. Adalet Bakanını bizzat aradım; 'Bu hafta sonunu geçelim, pazartesiyi görelim.' Dedim ki; 'Böyle bir şey yok.' Bir aydır o pazartesi gelmedi. Haftalardır telefonlarımıza çıkmıyor. Yardımcısından rica ediyor; 'Bakan çok mahcup oluyor izin veremediği için.' Ne izni? Ağızlarındaki bakla ne biliyor musunuz? 'Bakan Yardımcımız Akın Gürlek'e çok ağır konuşuyorsunuz.' Sen Ahmet Özer'le beni, milletvekillerini görüştürmeyerek benim muhalefetimi terbiye edeceksin öyle mi? Senin de sana o talimatı verenin de alnını karışlarım da sana minnet etmem. Hadsizliğin, hukuksuzluğun en tepe noktasındasınız" dedi.
'BU KREŞİ KAPATMAK ÖYLE HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL'
İstanbul'da açılan kreşlerden iktidarın rahatsızlık duyduğunu söyleyen Özel, "AK Parti çalışma görmüş. Bir 'Anne Kart', iki ücretsiz kreş; çok uygun fiyatlı kreşler. Bunu görünce; 'Kardeşim biz yanlış yapmışız. Biz İstanbul'da hiç kreş açmadık. Bunlar geldiler, İstanbul'da 1 yıl içinde 105 tane kreşi açtılar. Milletin gönlüne girdiler. Bir dönemde Ekrem İmamoğlu gelmiş, 105 tane kreş açmış. Bu kreşten dünya kadar çocuk yararlanıyor. Bu da annelerin gönlünde bir yer etmiş. Seçmen davranışı değişmiş, partisini değiştirmiş. Yanlış yapmışız; sıfır kreşe, 105 kreş. Biz bu kreş işine hep birlikte davranalım. Hem belediyelerimiz hem iktidarız biz her mahalleye kreş yapabiliriz' diyeceklerine, demiyorlar; 'Geçmişte bir Anayasa Mahkemesi kararı var. Biz belediyelerimize anaokulu açtırıp, oradan eğitim faaliyeti verecekken, CHP başvurup Anayasa Mahkemesi'nden 17 yıl önce karar almıştı, o kararı da dayanak tutarız. Kreşleri kapatırız.' Bir kere koca yalan, bir bunlar kreş; yani çocuk bakımevi, bunlar anaokulu değil. Bunlar ilkokul değil. Bizim başvurumuz; belediyenin anaokulu ve ilkokul açıp, doğru öğretmenleri, bu konunun uzman öğretmenlerini koymayıp, anaokuluna ve ilkokulda verilecek, Milli Eğitim'in yapacağı işi 17 yıl önce belediyelere vermeye çalışıyorlardı, ona itiraz etmişiz. Anayasa Mahkemesi hak vermiş; ama kreş değil onlar. 17 yıl boyunca o günden bugüne bu 8'inci Milli Eğitim Bakanı, o karara göre hiçbir işlem yapmamış, bugün geliyor bu işlemi yapıyor. Sen bir kere Anayasa Mahkemesi kararlarına 17 yıl vadeli uyacağına, 7 ay vadeli uy da Can Atalay gelsin bu Meclis'te görevini yapsın. Ama maksat kreşlerdeki halk memnuniyetinin önüne geçmek olunca yazı yazıyorlar Milli Eğitim Bakanlığı olarak; 'Kapatın kreşleri.' Biz 'Hodri meydan' dedik, 'Kapatamazsın' dedik. Kreş dışarıda 20 bin lira, belediyeninki 1200 lira. 'Anne, çocuğu kreşe veriyor. 17 bin liralık asgari ücretle 2'nciyi alıyor. Kocanın asgari ücreti kiraya gidiyor, bu da kursaktan geçiyor' dedik. Bu kreşi kapatmak öyle her babayiğidin harcı değil" açıklamasında bulundu.
'İLK 6 AY 30 BİN, İKİNCİ 6 AY ENFLASYON ZAMMI ÖNERİYORUZ'
Özel, aralık ayında 2025 yılı asgari ücretinin belirleneceğini anımsatarak, "Geçen hafta sendikalar geldi; DİSK, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ. Verdikleri, üzerinde mutabık oldukları veriye göre Türkiye'de işçilerin yüzde 57'si asgari ücret alıyor. Bu rakam Avrupa'da, Avrupa Birliği ülkeleri arasında yüzde 9. Bir tarafta 100 kişiden 9'u asgari ücret alıyor, asgari ücretleri çok yüksek. Ama hızla işçi kıdem aldıkça 6 ay, 1 yıl içinde asgari ücretten kurtuluyor, kopuyor, daha yukarılara gidiyor. Bizde her sene asgari ücret alanların sayısı artıyor. Bu ülkedeki enflasyondan iyi 200'ün üzerinde ülke var. Sen iktidar olarak vergi artışlarını yapacaksın, iğneden ipliğe zam yapacaksın, kamudaki israfı bitirmeyeceksin sonra çıkıp, 'Asgari ücretliye zam vermeyelim ve enflasyonu düşürelim' diyeceksin. Bu milletin sırtından düşeceksin kardeşim. Bu milletin sırtından düşeceksin. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok net tavrımızı sürdürüyoruz. Asgari ücret talebimiz 30, bunun altında biz yokuz. 2025 yılının ilk 6 ayı için 30 bin lira asgari ücret, ikinci 6 ayda enflasyon zammı öneriyoruz" dedi.
Kaynak: DHA
En Çok Okunan Haberler