SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cumhurbaşkanı Erdoğan: BM zemininde, mazlumların çığlığını dünyaya duyuracağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Filistin'in Batılı ülkelerce devlet olarak tanınması, ben inanıyorum ki İsrail’i daha fazla köşeye sıkıştıracaktır. Biz, bir kez daha Birleşmiş Milletler (BM) zemininde bunu haykıracağız. Mazlumların çığlığını dünyaya inşallah duyuracağız" diye konuştu.

Haber Giriş Tarihi: 16.09.2025 14:25
Haber Güncellenme Tarihi: 16.09.2025 14:25
Kaynak: DHA
Cumhurbaşkanı Erdoğan: BM zemininde, mazlumların çığlığını dünyaya duyuracağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Katar ziyaretini değerlendiren Erdoğan, İsrail'in bölgedeki haydutluğunu pervasızca sürdürdüğünü, Gazze, Suriye, Lübnan, Yemen ve İran’a yönelik saldırılardan sonra bu defa Gazze’de barış müzakerelerini yürüten heyeti Katar’da hedef aldığını belirterek, "Müzakere heyetinin, bu kalleş saldırının hedefi olması, uluslararası sisteme ve hukuka apaçık bir meydan okumadır. Bu, alçakça saldırı, bağımsız ve barış yanlısı bir ülkenin egemenliğinin aleni ihlalidir. İsrail’in işgalci ve terörist zihniyetinin geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Tüm dünya artık, İsrail’in uluslararası düzene açık bir tehdit teşkil ettiğini görüyor. Türkiye olarak, kardeş Katar’ın ve Filistin halkının yanında olduğumuzu en güçlü şekilde ifade ediyoruz. Bu vesileyle İsrail’in devlet terörüne kurban giden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum" dedi.

'ETKİLİ TEDBİRLERİN ALINMASI ÇAĞRISINDA BULUNDUK'

İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi'ne çok sayıda devlet ve hükümet başkanının katılmasını anlamlı bulduğunu belirten Erdoğan, "Zirvemiz, İslam dünyasının İsrail saldırganlığına karşı ortak iradesini ve Katar’la olan dayanışmasını güçlü bir şekilde ortaya koymuştur. Bugün kabul ettiğimiz bildiride, İsrail saldırısının tüm İslam devletlerine yönelik olduğunu vurguladık. Ayrıca İsrail’in Filistin halkına karşı insanlık dışı eylemlerini durdurmak için mümkün olan tüm yasal ve etkili tedbirlerin alınması çağrısında bulunduk. Ülkemizin öncülüğünü yaptığı gibi İsrail’le diplomatik ve iktisadi ilişkilerin gözden geçirilmesi dahil ilave tedbirleri değerlendirdik. Zirve vesilesiyle Katar Emiri başta olmak üzere çok sayıda liderle de görüşmelerim oldu" diye konuştu.

'HEDEFİMİZ BARIŞI HAKİM KILMAKTIR'

Erdoğan, "İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi Dönem Başkanı olarak, Filistinli kardeşlerimizin haklarının savunulması noktasında üstümüze düşeni yapmanın gayreti içindeyiz. 25 Ağustos’ta çağrımız üzerine yapılan 'Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı'nda soykırımcı İsrail’in işgal ve ilhak politikalarına karşı ortak tavrımızı ortaya koyduk. Önümüzdeki günlerde yapılacak BM Genel Kurulu sırasında da insanlık cephesinin genişlemesini temenni ediyorum. Bu zorlu mücadele hem Filistin halkı hem de uluslararası hukukun ve insanlık onurunun savunulması için hayati bir hal almıştır. Türkiye, her koşulda Filistin davasının bayraktarı olmayı sürdürecektir. Bu, inancımızın ve tarihimizin bize yüklediği bir sorumluluktur. Nihai hedefimiz barışı, adaleti ve insanlık onurunu hakim kılmaktır" ifadelerini kullandı.

'DİPLOMATİK MÜCADELEMİZİN HAKLILIĞI TESCİLLENMİŞTİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in gerçek yüzünün ortaya çıktığını dile getirerek, "Filistin’de yıllardır sistematik bir şekilde devam eden İsrail zulmünü görmezden gelenler dahi, 'Artık bu kadar da olmaz' demeye başladılar. BM Genel Kurulu’nda 142 ülkenin 'evet' oyuyla kabul edilen New York Bildirgesi, Filistin meselesinde diplomatik dengeleri kökten değiştiren bir süreç olmuştur. Son dönemde BM oylamalarında çıkan sonuçlar, İsrail’in giderek yalnızlaştığını göstermektedir. Türkiye’nin yıllardır her platformda savunduğu iki devletli çözüm tezi, artık küresel çoğunluğun ortak iradesi haline gelmiştir. Türkiye açısından baktığımızda diplomatik mücadelemizin haklılığı tescillenmiştir. Bir yönüyle BM zemininde alınan bu kararlardaki irade değişiklikleri, İsrail’in soykırım uyguladığının açıkça ortaya çıktığını göstermektedir. Bu, bugüne kadar oylamalarda 'evet' diyenlerin yanında yer almayanların da belki zaman içerisinde 'evet' yönünde oy kullananların arasına katılmasına vesile olabilir. Filistin’in Batılı ülkelerce devlet olarak tanınması, ben inanıyorum ki İsrail’i daha fazla köşeye sıkıştıracaktır. Biz, bir kez daha BM zemininde bunu haykıracağız. Mazlumların çığlığını dünyaya inşallah duyuracağız" dedi.

'NETANYAHU, HİTLER İLE İDEOLOJİK AÇIDAN AKRABADIR'

İsrail'in bir dine değil bir sapkın ideolojiye hizmet ettiğini kaydeden Erdoğan, "Netanyahu ve çetesi, dünyaya sadece Siyonizm’in uyduruk masallarını anlatıyor. BM şartı, devletlerin toprak bütünlüğünü, egemen eşitliliğini ve sınırlarının zorla değiştirilmemesini emreder. Bunu görmemiz lazım. Dolayısıyla 'vadedilmiş topraklar' kavramıyla oluşturulan senaryolar, hukuken geçersiz ve meşruiyetten yoksundur. İsrail’i yönetenler kendi radikal anlayışlarını, faşist bir ideolojiye dönüştürmüş bir cinayet şebekesinden başka bir şey değil. Bu yönüyle Netanyahu, Hitler ile ideolojik açıdan adeta akrabadır. Böyle bir özelliği var. Nasıl Hitler, kaydettiği ilerlemenin etkisiyle kendini bekleyen hezimeti göremediyse, Netanyahu da aynı nihai akıbeti yaşayacaktır. Ben buna inanıyorum. İsrail, Müslümanlara, Hristiyanlara olduğu kadar Musevilere de zarar vermektedir. İsrail’in soykırımlarına karşı çıkan Musevilere kulak verdiğinizde Siyonizm’in nasıl tehlikeli bir ideoloji olduğunu net bir şekilde görürsünüz. Siyonist İsrail, illa bir yerle irtibatlandırılacaksa o, terörizm ve faşizmdir. İsrail, inancımıza göre bizim peygamberlerimiz olan Hazreti Musa ve diğer peygamberlerin mübarek hatıralarını ve taşıdıkları ilahi mesajları kirletemez. İslam dünyası, peygamberlerine yönelik bu alçak saldırıya ilimle, irfanla karşılık vermelidir. İslam ülkelerinin kendi aralarında güvenlik, iş birliği, istihbarat paylaşımı ve kriz yönetimi mekanizmaları geliştirmeleri de hayati önemdedir. Ben özellikle Peygamberimizin ‘Ey Allah’ın kulları kardeş olun’ çağrısına uyarak kardeşliğimizi pekiştirelim diyorum" diye konuştu.

'SÜRECİ, KAPSAMLI BİR GÜVENLİK ANLAYIŞIYLA YÜRÜTÜYORUZ'

Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin konuşan Erdoğan, sürecin kararlılıkla ve hedefe odaklanmış bir şekilde devam ettiğini belirterek, "Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 'Terörsüz Türkiye' hedefimizin yalnızca güvenlik değil, demokratik meşruiyet temelinde yürütüldüğünün de en net göstergesidir. Süreç, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi tahkim edecek biçimde ivme kazanmaktadır. Ayrık otları temizlenmediği takdirde mahsulü zayıflatır ve verimi düşürür. İnanıyorum ki birlik ve beraberliğimiz o zararlı otları kökünden kurutacak, sürecin menzile varmasıyla ülkemiz daha da güçlenecektir. Bu nedenle sahada her adımı yakından takip ediyoruz. Komisyon içindeki arkadaşlarımız da çok hassas bir şekilde süreci takip ediyorlar. Milletimizin desteği ve hayır duası, en büyük güvencemizdir. O büyük destek sayesinde ülkemize karşı kurulan tuzakları bozduk ve bozacağız. Milletim şunun farkında olsun; biz, ne yaptığımızı çok ama çok iyi biliyoruz. Toplu vuran yürekleri topun sindiremeyeceğini akıllarımızdan bir an dahi çıkarmıyoruz, çıkarmayalım. 'Terörsüz Türkiye' sürecini sadece bugünü değil, geleceği de güvence altına almak için kapsamlı bir güvenlik anlayışıyla yürütüyoruz. Vakti, zamanı geldiğinde bu sözlerimiz daha net anlaşılacaktır" ifadelerini kullandı.

'SURİYE'Yİ YALNIZ BIRAKAMAYIZ'

Şam yönetimiyle SDG arasındaki entegrasyon sürecine ilişkin ise Erdoğan, "Şu anda Suriye’de birlik ve beraberliğin sağlanması ve kalıcı barışın ülkenin her köşesinde hakim olması tabii ki bizim Türkiye olarak en büyük arzumuzdur. Bunun için Suriye halkının yanında durmaya devam ediyoruz. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir görüşmemiz oldu. Onunla da bu konuları etraflıca ele aldık. Suriye Demokratik Güçleri konusunda bizim onlara yönelik mesajlarımız da belli. Suriye Demokratik Güçleri ile Şam yönetimi arasındaki entegrasyon arayışları Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından önemli bir adım. Zaman zaman Suriye yeniden tek yürek ve tek yumruk olmasın diye kışkırtmalar yaşanıyor. Suriye’de şu anda uluslararası diplomasiyle yerel dinamiklerin iç içe geçtiği karmaşık bir süreç var. Biz burada kesinlikle Suriye’yi yalnız bırakamayız. Onun için de ilgili arkadaşlarım başta Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım, Suriye ile sıkı bir diyalog içerisindeler" dedi.

'KAZANAN, BÜTÜN BÖLGEMİZ OLACAKTIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de artık eski zamanların geride kaldığını dile getirerek, "Şimdi Suriye’de yeni bir dönem başladı. Ancak biliyorsunuz güneyden İsrail, Suriye’yi sıkıştırıyor, yıpratmaya çalışıyor. Oradan 'böl, parçala, yönet' mantığıyla bir şeyler koparmanın gayreti içerisindeler. Tüm bunlara rağmen Suriye’de herkesi kucaklamayı önemseyen bir yönetim şu anda iş başında. Bu, Suriye’de dengeleri değiştirmiştir ve bunu şu anda hazmedemeyenler var. Herkesin bu yeni durumu iyi anlaması, adımlarını buna göre atması en doğru, en basiretli ve Suriye’nin şartlarına en uygun yol olacaktır. Şimdi ben sizlere de sormak isterim. Barış ile hep beraber kazanmak varken çatışmayla kaybetmek niye? Bunun üzerine duralım. Provokasyonlara kapılmadan, yanlış yollara sapmadan, Müslüman kanından beslenenlerin oyunlarına gelmeden, ilerlememiz şart. Biz, hiçbir ayrım yapmadan tüm Suriyelilerin yanındayız. Özellikle başta Dışişleri Bakanım olmak üzere İstihbarat Başkanım çok sıkı bir diyalog ve ilişki ile Suriye’nin yönetimindeki muhataplarıyla sık sık görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmeleri de sürdürecekler. Sonunda kazanan inşallah inanıyorum ki Suriye olacaktır, bütün bölgemiz olacaktır" diye konuştu.

'KİMSE KIBRIS ADASI ÜZERİNDE OYUN KURMAMALIDIR'

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ekim ayında gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin Erdoğan, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti egemen bir devlet olarak bağımsız yargısı gözetiminde inşallah seçimlerini gerçekleştirecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim kardeşimizdir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini kendi hak ve menfaatlerimiz olarak görüyoruz. Buna el uzatılmasına da müsaade etmeyiz. Türkiye, uluslararası hukuk zemininde ve BM kararlarında meşru şekilde tanınan garantörlük haklarına sahiptir. Bu haklar hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığına ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarına güvence sağlamaktadır. Kıbrıs Adası yıllarca bölgesel ve küresel güçlerin oyun alanı olmuştur. Yakın tarih, oynanan oyunların ne kadar kanlı olabileceğini göstermiştir. Kimse Kıbrıs Adası üzerinde yeni acıları ortaya çıkaracak oyunlar kurmamalıdır. Ne biz, ne Kıbrıs Türk halkı yaşadıklarını unutmuştur. Acılarla dolu hafızalar taptazedir. Benzer acıları bir daha kimse Kıbrıs Türkü’ne yaşatamaz, biz buna izin vermeyiz. Ben Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti seçimlerinin hayırlı olmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.

'LİBYA HALKININ YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Libya'daki sürece ilişkin Erdoğan, "Hafter'in oğlunun istihbaratımızla teması olduğu gibi zaman zaman Dışişleri ile de diyaloğu var. Yani bizden kopuk bir durumları zaten yok. Biz Libya'da Doğu ile Batı arasında yapıcı bir diyalog tesis edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Libya'nın egemenliğini, toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasını istiyoruz. Adımlarımızı da bu amaçlar doğrultusunda atıyoruz. Sürecin başından itibaren meşru Trablus hükümetine desteğimizi verdik. Ancak son dönemde izlenen politikalar sadece Trablus'a değil, Libya'nın doğusuna da diplomatik kanallar açılması yönünde gelişti. Bu, çok boyutlu diplomasi çabalarımız, Türkiye'nin bölgesel vizyonunun, barışa ulaşmadaki amacının bir yansımasıdır. Libya'da siyasi sürecin adil, muteber ve şeffaf seçimler yoluyla ilerletilmesini bekliyoruz. Libya'nın huzura ve istikrara kavuşmasını engellemek isteyenler, tabii ki olacak. Biz de Libya halkının yanında olmaya, diyalog zeminini güçlendirmeye devam edeceğiz. Bingazi yönetiminin de Türkiye ile Trablus arasında imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasını onaylaması uluslararası hukuk açısından büyük bir kazanım olacaktır" dedi.

'BU DAVANIN HİÇBİR YERİNDE AK PARTİ OLARAK YOKUZ'

Ankara 42'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin, CHP'nin 38'inci Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle açılan davadaki ara kararına ilişkin Erdoğan, "Şu anda yargı burada tek amir. Kararını verdi mi, verdi. Dolayısıyla şimdi bu ara kararla süreç ertelenmiş oldu. Bu ertelenmeyle birlikte bu ara karardan sonra beklenen yeniden mahkemenin yapılmasıdır. Bakalım orada ne gibi bir karar çıkacak? Bunu da açık ve net göreceğiz. Biz bu davanın hiçbir yerinde AK Parti olarak yokuz. Şikayet edenler de yargılananlar da CHP'nin koridorlarında dolaşıyorlar. Aramızdaki fark bu. Bunların iç tartışmalarını bastırmak için öncelikle bize sataşmaktan vazgeçmesi lazım. Neymiş? CHP'den bazı başkanlar, meclis üyeleri, bizim partimize katılmışlar. Katılmak isteyenlere biz 'Niye geliyorsunuz' mu diyeceğiz? Bizim kapımız açık. 'Hayırlı olsun' deriz ve aramıza onları da alırız. Nitekim en son Beykoz Belediye Başkanı Özlem Vural Gürzel, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan sonra, o da aramıza katıldı. Meclis üyeleriyle beraber aramıza geldiler ve şu anda onlarla birlikte yola devam ediyoruz. Her ne kadar bu kavga CHP içinde yaşansa da şurası çok önemli, herkesi etkiliyor. Rüşvet, haraç, yolsuzluk, sahtekarlık, irtikap ve delege pazarlığı bunların içinde var. Önce sen, kendi içindeki bu olumsuzlukları temizlemeye bak. Bunu temizlemeden sağa sola çamur atma. Meselenin bu yönünü kimse görmezden gelemez. İta amirlerinden izin almadan konuşamayan bir CHP yönetimi var. Böyle siyaset olur mu? AK Parti'nin içinde böyle bir şey yok. Söz isteyen bütün arkadaşlarımıza biz mikrofonlarımızı açık tutarız. Asla onların mikrofonlarını kapatmayız. CHP yöneticilerinin kurdukları her cümle ya kulaklarına fısıldanıyor ya da ellerine tutuşturuluyor. Böyle bir yapı var. Bu yol, yol değil. Onun için de biz ara karardan sonra yargının vereceği kararı, bu mutlak butlan mı olur, başka türlü bir karar mı çıkar, hepsini yargının vereceği karardan sonra göreceğiz" ifadelerini kullandı.

'KİMSE BU ÜLKENİN BİRLİĞİNİ HEDEF ALAMAZ'

Erdoğan, CHP yönetimine yakın bazı isimlerin eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu mezhebi üzerinden hedef almasıyla ilgili soru üzerine, "Alevi canlarımıza yönelik bu çirkin, bu ayrımcı söylemleri kınıyorum. Alevi vatandaşlarımızla biz adeta etle tırnak gibiyiz. Onları farklı bir yere asla atamayız. Devletimizin temel ilkelerinden biri olarak tüm vatandaşlarımız din, mezhep, etnik köken ya da kimlik farkı gözetmeksizin eşittir. Bu anayasanın güvencesi altındadır. Bu ilkeye de herkesin tabi olması şarttır. Bütün bu söylemler, yıllarca Alevi yurttaşlarımızı oy deposu gibi görenlerin onlara yönelik çarpık ve hastalıklı bakışlarının adeta dışa vurumudur. İnanıyorum ki hukuk gereğini yapacak, bu provokasyonların hesabı yargı önünde sorulacaktır. Kimse bu ülkenin birliğini, beraberliğini, toplumsal barışını böylesi pervasız biçimde hedef alamaz. Alevi-Sünni ayrımı gibi bir ayrım da yapamaz. Allah’ın izniyle biz buna izin vermeyiz" dedi.

'AK PARTİ'YE KATILMAK, TEMİZ SİYASETLE BULUŞMAK DEMEK'

CHP'den ve muhalefet partilerden ayrılarak AK Parti'ye geçişlerin yaşanmasını değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"CHP’ye gidenler, iyi niyetlerle ana muhalefet partisine gittiler. Ama daha sonra gördüler ki partide rüşvet var, yolsuzluk var, irtikap var. Bütün bunlar olunca, 'biz yanlış adrese gelmişiz' dediler ve kopma kararı aldılar. AK Parti'nin içinde yıllarca böyle bir durum yaşanmadı, yaşanmıyor. Bu gerçeği gören CHP yöneticileri, bu kaçışı durdurmak için 'Baskı yapılıyor, tehdit ediliyorlar' gibi iftiralarda bulunmaya başladılar. Değerli arkadaşlar, 100 yıllık partiyi bir hırsızlık çetesinin fedaisi haline getirenlere bir tepkidir bu. Şu anda tablo budur. Belediye başkanlığı yapmış bir Cumhurbaşkanıyım. Başbakanlık yapmış bir Cumhurbaşkanıyım. 2014'ten bu yana Cumhurbaşkanlığını sürdüren bir kişiyim. Kısacası siyasetçiyim. Siyasi hayatım boyunca böyle şeylerle hamdolsun hiçbir zaman karşı karşıya kalmadım. CHP dışındaki partilerden de saflarımıza katılan kardeşlerimiz, bu millete hizmetin adresinin AK Parti olduğuna inandıkları için partimize geliyorlar. Bu da bizi bir yerde mutlu ediyor. Bundan sonraki süreçte de katılımların devam edeceğine inanıyorum. İnsanlar güçlü kadrolara sahip, istikrarlı bir parti olarak AK Parti'yi tercih ediyor. 24 yıllık tarihinde hem halkın teveccühünü kazanmış hem de devlet yönetimindeki tecrübesini ortaya koymuş bir partiyiz. Bundan sonraki süreçte de atacağımız adımlarla, halkımızın muhabbetini kazanarak inşallah yola devam edeceğiz. Dolayısıyla muhalefetten gelen isimler için AK Parti’ye katılmak, parti değişikliğinin ötesinde temiz siyasetle kendini millete hizmet adamış kadrolarla buluşmak demek. Bu katılımlar bir kez daha göstermiştir ki; AK Parti ve Cumhur İttifakı yoluna güçlenerek devam edecektir" dedi.

'FETÖ ARTIKLARI, MUHALEFETİ BİR APARAT OLARAK GÖRÜYORLAR'

Erdoğan, sokak çağrılarına yönelik ise "Bu sokak çağrısını yapanlar kimler? Bu sorunun cevabını öncelikle bir vermemiz lazım. Bu millete ihanetleri tescillenmiş tipler. Bunların sözüne itibar edip sokağa çıkan, kitleleri bunların yönlendirmeleri ve ağa babalarının talimatlarıyla sokağa dökmeye çalışanlar, açık söylüyorum, bu ihanet odaklarına bana göre ortak olurlar. Böyle bir yanlışın içerisine benim vatandaşlarımın asla düşmemesi lazım. Bu FETÖ artıkları, anlaşılan siyasi çıkmaz içinde olan muhalefeti kullanışlı bir aparat olarak görüyorlar. Onun için de onların saflarında yer alıyorlar. Sokakları karıştırmaya, kaos ve kargaşa oluşturmaya çalışanlara asla eyvallah etmeyiz. Gerekeni gecikmeden, milletin huzurunu bozmalarına fırsat vermeden, biz yaparız. Gezi olayları, FETÖ'nün alçak darbe girişimi gibi eylemleri yaşayan vatandaşlarımız, artık daha bilinçli, devletimiz de daha güçlüdür. Siyasetin nerede, nasıl yapılacağı bellidir. İşte doğru siyasetin nerede nasıl yapıldığını gördüğü, bildiği için vatandaşımız bizim aramıza katılıyor ve bu süreç inşallah böyle devam edecek. Dahası insanları sokağa çağırmak, vandalizme yönlendirmek siyasetin değil, hukukun ve güvenlik güçlerinin konusudur. Siyasi partileri kriminalize etmeye çalışan kadrolar, en büyük kötülüğü önce kendi partilerine yaparlar. Biz Türkiye'de siyasetin nasıl yapılması gerektiğini her daim ortaya koymuş ve bu konuda da örnek olmuş bir partiyiz" dedi.

'DAR GELİRLİLERİN KONUT SAHİBİ OLMASINA YÖNELİK HAZIRLIĞIMIZ VAR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıl sonunda açıklanması beklenen yeni sosyal konut projesiyle ilgili olarak da şunları söyledi:

Bu projenin sorumlusu malum Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum. En kısa zamanda bunlarla ilgili açıklamalarını yapacaklar. Özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın konut sahibi olmasına yönelik kapsamlı bir hazırlığımız var. Murat Bey, onunla ilgili çalışmasını sürdürüyor. 2+1, 3+1 konutlar, bu çalışmaların içerisinde yer alıyor. Ben kendisine işi süratlendirme ve konut edindirme gayretlerimizi ülke geneline yayma talimatını verdim. Özellikle Doğu, Güneydoğu Anadolu’da bu adımı atmak suretiyle bu tür konutlara kavuşulmasını sağlamak istiyoruz. Öte yandan bugüne kadar AK Parti hükümetleri olarak, tam 1 milyon 704 bin konut ürettik. Şu anda ülke genelinde 280 bin sosyal konutun yapımına devam ediyoruz. Dikkat edin, bütün bunları asrın felaketi sonrası yoğun inşa faaliyetlerimiz devam ederken, 11 ilde 450 bin konut inşa ederken yapıyoruz. Şu anda TOKİ'mizle 81 ilde arazi ve arsa araştırmaları, proje çalışmaları ve maliyet belirleme süreçleri devam ediyor. Önümüzdeki ay tüm detayları inşallah halkımızla paylaşacağız."

Kaynak: DHA

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.